Fren Pedalının Ardındaki Sihirbaz Otomobillerde güvenlik kavramı, tekerleklerin dönmesiyle birlikte vazgeçilmez bir hale geldi. Sonra yapılan her araştırma, yaşanan her gelişme daha fazlası daha iyisi içindi. Bugün artık neredeyse her otomobilde sunulan kilitlenmeyen fren teknolojisi ABS de bu süreçteki yerini aldı. Araçların tekerleklerinin bütün yol koşullarında ve her hızda yapılacak ani frenlemelerde kilitlenmesini önleyerek direksiyondaki tam hakimiyeti sağlayan sistemle ilgili ilk fikirler 1928 yılında geliştirildi. Almanya’da Voisin firması adına Karl Vessel “frenlemenin tekerlekleri kilitlemesini önleyici donanım” tanımıyla hidrolik sistemle çalışan ilk örneğini yapmış ve ilk patentini de almıştı. Ne var ki o proje kağıt üzerinde kalmaktan ileri gidemedi. 1952′de bazı sivil uçaklar mekanik/pnömatik ABS’yle donatılırken 1954’te Knorr, trenlerde çekiş kontrolü için ABS’ye benzer bir kilitlenme regülatörü kullanmayı denedi. 1960′lı yıllardaysa Alman ordusu ilk transistörlü ABS’yi kullanmaya başladı. Benzer yapıya sahip bir sistem otomotiv sektöründeyse ilk kez 1967 yılında İngiliz üretici Jensen tarafından hayata geçirildi. Bu sistem de pek kullanışlı olmadı.1967’de Mercedes-Benz ve TELDIX firması, fren basıncını solenoid valflerle analog olarak kontrol etmeyi başararak ilk nesil ABS’yi geliştirdiler. Ne var ki, ilk kez 1970’te Mercedes tarafından bir otomobilde kullanılan sistem de kullanışlı olmaktan uzaktı. Ağırlığı 6 kg olan sistem, maliyeti nedeniyle yüksek adetli seri üretime uygun bulunmadı. Ama entegre devre sistemlerinin seri olarak üretilebilmesi 70′li yıllarda gerçekleşince otomobillerin tekerleklerine yerleştirilen devir sensörleri de geliştirilerek hatasız çalışmaları sağlanabildi.
Üstelik ucuza üretilen entegre devrelerle yönetilen sistem, hatasız çalışıyordu. Bu elektronik devrim ABS’nin gelişmesini sağladı. İlk nesilden 8 yıl sonra Mercedes-Benz ve Bosch, ikinci nesil ABS’yi tanıttı. Aralık 1978’den itibaren S Serisi’nde 2217 marklık ekstra donanım olarak sunulan ABS, aynı dönemde BMW tarafından 7 Serisi’nde de kullanıldı. 1984’ten itibaren bütün Mercedes-Benz modellerinde standart olarak sunulmaya başlandı. 1988 yılına gelindiğinde yollarda bir milyonu aşkın ABS teknolojisine sahip Mercedes dolaşıyordu. Mercedes-Benz’in 1981’ten itibaren Wabco ile yaptığı ortaklık sayesinde otobüs ve kamyonlar için de ABS geliştirildi. ABS 1987’de tüm otobüslerde, 1991’den itibaren de kamyonlarda standart ekipman haline geldi. Bugün kullanılan başta elektronik çekiş kontrol sistemi, ve ESP olmak üzere tüm elektronik destek sistemlerinin temelini oluşturan ABS, yol güvenliğinin temel aktörlerinden biri konumundadır.
ABS Kısa Değil, Dengeli Duruş Sağlar ABS ile en önemli yanılgı, fren mesafesini kısalttığıdır. Duruş mesafesini kısaltmak gibi bir misyonu olmayan sistem, aslında sadece kilitlenmeyi önler. Böylece fren gücünden daha etkili olarak yararlanmayı sağlar. Bu da özellikle kaygan yüzeylerde dengeli duruş sağlarken önde bir engel olduğunda da fren yaparken yön değiştirebilmeye imkan tanır. Çünkü tekerlekler kilitlendiğinde kayma başlar ve kontrollü yönlendirme yapmak imkansızlaşır.
Çalışmasına da kısaca göz atarsak, ABS sistemi, uygulanan fren basıncının tekerleklerin kilitlenmesini önleyecek şekilde düzenlenmesini sağlar. Kumanda aleti, kuvvetli bir tekerlek yavaşlama sinyali alınca fren basıncını yükseltmeye devam etmez o ana kadar erişilen düzeyde tutar. Eğer tekerleğin dönüş sayısı azalmaya devam ederse fren merkezindeki basınç düşürülür. Tekerlekler daha zayıf frenlenir. Tekerlekler daha hızlı dönmeye başlayınca basınç tekrar yükseltilerek tekerlek devir sayısının düşmesi amaçlanır. Bu uygulama sistematik bir şekilde milisaniyeler içinde binlerce kez tekrarlanınca tekerleklerin kilitlenmesi önlenir ve kaygan yüzeyde stabil duruşlar elde edilir.
Alıntı :
http://i-motoring.com/225