škodaturkey.com
Biz bir aileyiz...

2014 Karadeniz Turu (200 Foto)

Can · 35 · 8450

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Can

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 3562
    • Profili Görüntüle
Selamlar DT ailesi..

Geçen yıl Gökçen ve 2 arkadaşımızla birlikte Şarköyde tatil yapmıştık,aslında planımız yine Şarköyde kısa bir tatildi fakat bir akşam çay içerken telefonda Karadeniz yaylarının fotoğrafları denk gelince o an karar verdik,bu yaz Karadeniz turu yapıyoruz dedik.. Araştırdık ettik,önce Fabia ve Poloda spor yay olduğundan o yollara çıkamayız diye Transporter tarzı bir araç kiralamak istesekte dudak uçuklatan fiyatlardan dolayı vazgeçtik. Asıl isteğim Poloyla gitmek olsada hem Fabiaya oranla daha alçak oluşu,hemde karter muhafazam olmamasından dolayı Fabiayla gitmeye karar verdik. Üzerindeki 17 jantları ve lastikleri söktürdük,yerine zor zamanlarda kullanılmak üzere depoya kaldırılmış olan yadigar Dunlop Sp Sport 01 leri araca taktırdık,lastikler zaten 20.000 km bile yapmadan sökülmüştü,ve henüz 3 senelik olduğundan güvenimiz tamdı.. 2 ay gibi bir süre hem okulu olanın okulunun,işi olanında izin tarihinin gelişinin beklenmesinin ardından büyük gün geldi ve 02.08.2014 günü akşam üstü Fabiayı tıka basa yükledik. Ufacık bagajına dünyaları sığdırdık,hatta arka koltuğun ortasına bile eşyalar koyduk,birde 4 kişi olunca araba bildiğiniz yere oturdu.. Saat 20.00 civarı evden Allahın izniyle ayrıldık.


Önce Mirkelam tesislerine uğradık,3M maskeleme bandı yardımıyla gelebilecek taşlardan korunmak amacıyla maskeleme yaptık.





Fakat yola çıkıp 5 dakika geçmeden bildiğiniz kıyamet koptu. Fırtına,çok yoğun yağmur yağışı dolayısıyla 45 dakika 20 km/ h ile ilerlemek zorunda kaldık çünkü silecekleri bırakın yol bile görünmüyordu.. Neyse ki sonradan hava koşulları düzeldi..



Yanlış hatırlamıyorsam Kocaeline kadar Gökçen kullandı aracı. Orada dinlenme tesislerinde durup simit çay vs ile karnımızı doyurduk. Sonra ben geçtim ve yola koyulduk,



Daha sonra Düzce taraflarına geldiğimizde ihtiyaç molası için durduk yine Gökçen geçti. Biraz yol araştırması yaptık,



Saatler 04.00 ü gösterdiğinde Samsuna vardık. Araçta 2 şöför olduğumuzdan ikimide pert olunca bir tır parkında durduk,araçta biraz kestirmeye karar verdik.



2 saat kestirdikten sonra yine yola koyulduk. Gökçen arkada şekerleme yapmaya devam ederken Samsun çıkışında depoyu fulledim ve menzil,



Hemen 10 dakika sonra çevirmeye girdik,neden çevirdiklerini onlarda bilmiyordu açıkçası,ehliyete baktı,ehliyet ona baktı,sorguladılar gönderdiler,



Devam ediyoruz..



Bunlardan sonra ben bir ara arkaya geçip uyudum,gözlerimi açtığımda Trabzona gelmiştik,ordan sonra Rizeye geçtik,saat 10.00 civardıydı sanırım.. Rize merkez acayip sıcaktı o gün,girdik bir yerde açık büfe kahvaltımızı yaptık hiç durmadan çıktık gittik,Rotamız Ayder Yaylasıydı..





Aydere çıkarken ara ara durup temiz havayı içimize çektik,yavruyu dinlendirdik,




Ve Bismillah dedik ve ilk durağımız olan Ayder Yaylasına ulaştık..





Yaylanın kenarından akan şelaleye inip ayaklarımızı suya soktuk,buzz gibiydi,



Güel güzel oturma yerleri yapmışlar,turizm bayağı gelişmiş burada,



Yayların her yerinden bir su akıyordu,cidden çok ferah bir yerdi,



Yaylanın genel görünümü,



Tayfayla hatıra fotoğrafı :)



Yaylanın görünümü bozulmasın diye yeni yapılan otel,pansiyon gibi yerlerin dış cephesinin ahşapla kaplanmak zorunda olduğunu öğrendik. Eski yapı yok denecek kadar az zaten,hepsi yeniydi,







2 yerde çadır kurmak için alanlar vardı,biri ücretli diğeri ise ücretsizdi,




Asıl plan o geceyi orada geçirmekti,fakat çadır kurmak için uygun yer bulamadık,ve saat henüz 13.30 olduğu için geceye kadar orada vakit öldürmek yerine Ayderin üstündeki yaylaya çıkmaya karar verdik. Bir kaç kişiye sorduk,çıkarsın dediler. Ayder biter bitmez toprak ve taşlı yol başladı,toz girmesin diye camları kapadık,klima,yüklü araba,bozuk ve dik yol olunca Fabişin fan açıldı,rölanti yüksek kalmaya başladı,hava da 33 derece civarı olunca az ilerde durduk bira arabayı dinlendirdik ve tekrar çıkmaya karar verdik. Bu seferde arabanın altı vurmaya başlayınca vazgeçmek zorunda kaldık ve Aydere tekrar indik. Saat 15.30 civarıydı ve geceye kadar orada vakit öldürmenin bir mantığı yok diye Edevit yaylasını gözümüze kestirdik. Bari gideriz,hem orayı görür hem konaklarız dedik.. Yola koyulduk,bizi esrarengiz şelaleler karşılamaya başladı,



Ve yol o kadar bozulmaya başladı ki,artık sinirlerimiz bozuldu,arabanında altı vurmaya başlayınca ve hava kararmaya başlayınca Çat köyünde yol üstünde görmüş olduğumuz bir dinlenme tesisine girdik. Dinlenme tesisi demişler ama 5-6 tane odası ve genişçe bahçesi olan bir yere geldik. Konuştuk anlaştık,ve içeriye girince bizi ilk önce çok ağır bir tereyağı kokusu karşıladı. İçersi korku filmlerinden aşağı kalır yanı olmayan,sahibi sert bakışlı bir amca olan ve duvarlarda ayı,baykuş,tilki postlarıyla dolu,onlarca yıllık içki koleksiyonlarının bulunduğu bir yerdi.




Yemeğimizi yedik,arkada çadırımızı kurduk,çadırda sıkışmayalım diye ben arabada yattım. Biraz gırgır şamatadan sonra uyumuşuz. Bütün gece ince ince yağmur yağdı. Yanımızda akan nehir,yağmur ve yeşil birleşince kusursuz bir uyku oldu,hayatımda o kadar rahat uyumadım emin olun,üstelik arabanın arkasında iki büklüm olduğum halde..

Saat 07.00 olup uyandığımızda mis gibi bir Rize doğası,tavuklar,sis bulutları ve nemle başbaşaydık..





Buz gibi suda suratımızı yıkadık ve tekrardan yola koyulduk..

















Edevit yaylasına gitmekten vazgeçtiğimiz için rotayı Çamlıhemşindeki Zilkaleye çevirdik.. Fırtına vadisinde bulunan bu kale doğrudan Zil deresini görüyor. Zamanında Trabzon İmparatorluğu döneminde burası savunma amacıyla kullanılmış,gelen geçen kervanlar kontrol edilmiş. Osmanlı döneminde yine aynı amaçla kullanılmaya devam edilmiş. İçi komple ahşapmış fakat yıllar içersindeki çürüyüp geriye sadece kale kalmış..





















Oradan tekrar yaylara başlangıç noktalığında bulunan yol ağzına inerken Sevdaluk dizisinin çekildiği köye rastladık..





İsyan..













Yola devam ediyoruz,rotamız Trabzon..

Yolda denk geldiğimiz Tahta köprü,



Rizede Çayeline uğradık,Ağaran şelalelerine gidecekken Çayelinde uğradığımız bir bakkal bize gidecek bir şey yok boşuna mazot yakmayın deyince Çaykur satış ofisinden Kaçkar çaylarımızı aldık ve yolculuğa devam ettik..

Uzungöle geldik.. Cidden harika bir manzaraydı,ağzımız açık izledik..







Öğlen yemeği olarak Muhlama yemeye karar verdik,



Yemeğimizi yerken tipik Karadeniz iklimi kendini gösterdi,yine bulutlar çöktü yağmur başladı :D ,



Uzungölden inerken Sultan Murat Yaylası diye bir tabela denk gelince daldık hemen,çık çık bitmiyor,biz 1500 metreleri görmeye başlayınca oha nereye çıkıyoruz diye düşünmeye başladık..



Bulutlarıda aşmaya başladık,





En sonunda tepeye ulaştık,Yükseklik 2200 metre..



Hava sıcaklığı 12.5 derece,



Aşağısı 32 derecelerde gezerken bir anda 12 derecelere inince neye uğradığımızı şaşırdık,hırkalarımızı giydik,yağmurun altında koştura koştura kendimizi köyün kahvehanesine attık,









Sıcacık çaylarımızı içtikten sonra biraz manzarayı izledik,







Biraz orada takıldıktan ve o eşsiz manzarada ciğerlerimize oksijen doldurduktan sonra tekrar iniş,









Önce Trabzon merkeze indik. Trabzonlu arkadaşların affına sığınırak ve kızmamalarını rica ederek söylüyorum ki,1 saat durduk resmen kafayı yedik. Ufacık bir şehir,basık,kalabalık,insanlar sinirli,araba çekmeye yer yok,bir lokantaya girdik şu parkın karşısındaki caddede,4 tane pilav üstü dönere 90 lira para aldı bizden. İyice sinirimiz bozuldu,zaten havası aşırı nemli ve bunaltıcıydı,aslında o gece orada kalmayı düşünürken kafamız attı bindik Maçkaya gitmeye karar verdik.. Maçkaya vardığımızda ufak ve sakin bir yerle karşılaştık. Orada da kalacak yer ayarlamaya çalışırken yine yüksek fiyatlardan dolayı cayıp Sümela yoluna çıkmaya ve yol üstünde internetten bulduğumuz kamp alanlarından birinde kalmaya karar verdik. Tam yolun başlarındayken sağda Verizana Kamp diye bir yer gördük,daldık içeriye.. Bizi Semih abi karşıladı,kendisi aşçılık mezunu,bir çok ünlü yerde aşçılık yapmış,bira sohbet muhabbet derken çadırmızı gösterdiği yere kurduk,sonra oturduk masaya,semaverde çayımızı demledi sağolsun,2-3 saate yakın muhabbet ettik,



Semih abi sağolsun resmen kafamızı dinlendirdi hoş muhabbetiyle. O kadar olumsuz durumun üstünde resmen ilaç gibi geldi. O geceyide o şekilde tamamladık,sabah kalktığımızda ise Semih abi bize güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı,





Bu arada Kuymak Muhlamadan daha güzelmiş diye düşünüyoruz,Muhlama biraz daha peynirli yumurta tarzı bir şey,o kadar bir numarası yoktu,ama kuymak cidden güzeldi.. Kahvaltımızı yaptık,sonra Semih abi bizden para almak istemese de çok komik bir temsili rakam ödeyerek ve helalleşerek oradan ayrıldık,




Oradan Sümela Manastrına doğru devam etmeye başladık..







Aslında araçla çıkılabiliyormuş fakat biz yürümeye karar verdik ve başladık tırmanmaya,



45 dakika gibi bir süre çıktıktan sonra sonunda hedef göründü,









Biraz dinlenmece,



Hayatımızda içtiğimiz en güzel suydu,



Hadi bakalım manastıra girelim..





Kapıdan girince içerde böyle bir manzarayla karşılaşıyorsunuz..










Adamlar  daha o zamanlar tavana harika şeyler çizebilmişler,hala taş gibi duruyor..













Taşların orjinal dizilişinde hiç bir dolgu malzemesi yok. Hepsi birbirine geçme şeklindeydi ve muazzamdı..







Sümelayıda tamamladıktan ve indikten sonra arabaya biniyoruz ve yola koyuluyoruz..



Maçkaya inene kadar neredeyse hiç düz yol olmadığından Fabia inene kadar 0.9 ortalamayla indi :D ,



Maçkaya indikten sonra Ziganaya çıkmaya karar verdik. Ama önce yol üstünde bulunan ve Semih abinin kesin gidin dediği Hamsiköye uğradık ve meşhur sütlaçtan yeme fırsatı bulduk.











 Kimse kusura bakmasın ama bizim buralarda yediğmiz sütlaç resmen çöp,sütlaç bitmesin diye duaa eder mi insan,biz ettik,mükemmeldi :) ,



Ordanda çıkıp Zigana tünelinden geçerek tepeye çıktık. Orası hesapta olmadığından salak salak sağa sola bakındık ve aşağıya doğru devam ettik. Meğer o yol Gümüşhaneye iniyormuş,bizde farkedince ilk sapaktan girdik,kahverengi tabelayla adını unuttuğum bir göle gidelim dedik. Yol gitgide bozulmaya başladı,en sonunda göle geldik. Meğer kurumuş bitmiş bir yermiş,boşuna boşuna arabayı o yola sokmuşuz,mazot yakmışız yani. Arabayı çevirinde frenle karışık inerken kafa yere yaklaşınca muhafaza vurmaya başladı. Biraz indik yürüdük,



Ve geldiğimiz yolu karıştırarak geri dönecek yerde başladık bir dağı tırmanmayaa..

Git Allah git bitmiyor,artık tırsmaya başladık. Yoldan bir Allahın kulu ne iniyor ne çıkıyor.. Sis iyice çöktü,önümüzü göremez olduk..





Sıcaklık 13 dereceye düştü..



Meğer biz yanlışlıkla...



Evet yanlışıkla Zigana Dağının zirvesine çıkmışız :D













Oradaki vatandaşlardan biraz bilgi aldık,dinledik ve tekrardan yola koyulduk..





Bu macerayıda atlatınca Akçaabata indik. Hazır karnımız açken Nihat ustada Akçaabat köfte yedik deniz manzarası eşliğinde..





Sonra baktık Trabzon tarafı bize göre değil,Sinoptaki tanıdık abimizi aradık,güzel bir yer ayarla bize dedik.. Çıktık yola,yaklaşık 7 saatlik bir yolun ardından Sinop'a vardık ve yerimize yerleştik..

Gece o yorgunlukla direkt yatıp uyumuşuz zaten,nerede olduğumuzu sabah uaynınca anladık :)



Mükemmel manzarası,terası ve konumuyla süper ötesi bir aparta gelmişiz meğer haberimiz yok :) İlk gün kalktık kahvaltımızı yaptık,denize gittik geldik,bastık Erfelek Takım Şelalelerine gittik..

Şelalaere çıkarken tipik Türk aklıyla karşılaşmadan olmaz :D





Burası 15 veya daha fazla ufak şelaladen oluşan,ve iki dağın arasından,tam şelalelerin ortasından kaynağa kadar tırmanarak ulaşılan bir yer. Halatlarla,çamurun içinden,suların tam içinden en yukarıya kadar çıkabiliyorsunuz..























Ve yaklaşık 1 saatlik tırmanışın ardından zirveye ulaşıyoruz.. Bizi bu tabela karşılıyor..



Kaynak ufacık iki delikten oluşuyor. Fakat kışın bildiğiniz fışkırıyormuş..









Oradaki gezintimizde bitince dönüş yoluna geçtik.. Baraj Gölü,









Yol üzerinde Karpuzcu görünce durduk aldık tabi..





O gece yemeğimizi yedik terasta bayağı keyif yaptık,film izledik falan derken uyuduk.. Sabah,yani Cuma günü rotamızı Sinop Cezaevine çevirdik,



















Burası ise 99 yılına kadar kullanımda kalan kısım,







Standart bir koğuş,



Sebahattin Alinin duyduğu deli dalgalar tamda bunun arkası.. İnsanın özgürlüke arasında sadece 1 duvar olması,ama bırakın ona ulaşmayı,sesini duyduğu halde onu görememesi kadar acı bir şey yok gerçekten..











5 adet çeşmenin bulunduğu fakat 15 mahkumun aynı anda soğuk suyla yıkandığı hamam,





Burayıda gezdikten sonra Sinoptan ayrılık vakti geldi ve Kastamonuya doğru yola çıktık..



Yolda gördüğümüz ve yardım ettiğimiz acı bir kaza..





Kastamonu da Kır pidesi yiyip çekme helvalarımızı aldıktan sonra yola çıkıp yönümüzü Safranboluya çevirdik..

























Ve sonuç olarak turumuzu burada tamamlamış olduk ve yola çıkıp direkt olarak İstanbula dönüş yaptık..

Toplamda 3300 km yol yaptık,1 hafta süre orada kaldık,ayırdığımız para tamı tamına yetti hiç sıkıntı çekmedik çok şükür..

Karadeniz cidden Cennet.. Özellikle yaylalar ve civarındaki köyler resmen ömür uzatır. Oradaki yaşamın yanında bizlerin yaşamı inanın boşluktan başka bir şey değil.. Oraları gezip görmek en az bir kez yapılması gereken bir şey kesinlikle.. Bizim vaktimiz ve paramız kısıtlı olduğundan anca bu kadarını gezebildik. Ama sırf Rize içersindeki yaylaları gezmek 1 ay sürer dediler,ne kadar doğrudur bilemem.. Elimizden geldiğince her şeyi fotoğraflamaya çalıştık,umarım sizler içinde sıkıcı bir yazı olmamıştır.. Yazıma eklemeyi unuttuğum,atladığım çok fazla detay,çıkamadığımız yaylalar var fakat şu konuyu bile tam 3 saattir hazırlıyorum kusuruma bakmayın..

Herkese çok teşekkürler,hayırlı geceler..


Çevrimdışı skodaizm

  • Ormareşal
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 614
    • Profili Görüntüle
Hem gezi, hem anlatım, hem de resimler mükemmel olmuş.

 Elinize, emeğinize sağlık.


Çevrimdışı kadir_

  • Kısa Bir Ara..
  • Yönetici
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 9469
    • Profili Görüntüle
Güzel gezi olmuş imrendim valla o tarafa gitmeyeli 2 sene oldu özlemedim değil yani :) Yanlız fırça atmadan geçemeyeceğim o kadar yol gidip giresunda kaleye ve güzel 1-2 yaylasına uğramayıp orduda boztepeye çıkmadan samsunda atatürkün gemisine uğramadan gelmeniz pek güzel olmamış yazık etmişsiniz :)


Çevrimdışı Can

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 3562
    • Profili Görüntüle
Alıntı yapılan: kadir_;475918
Güzel gezi olmuş imrendim valla o tarafa gitmeyeli 2 sene oldu özlemedim değil yani :) Yanlız fırça atmadan geçemeyeceğim o kadar yol gidip giresunda kaleye ve güzel 1-2 yaylasına uğramayıp orduda boztepeye çıkmadan samsunda atatürkün gemisine uğramadan gelmeniz pek güzel olmamış yazık etmişsiniz :)


6 günde,hatta Sinopta dinlenmek amaçlı geçirdiğimiz 3 günüde çıkınca 3 günde anca bu kadar oluyo Kadircim,kısmet bu kadarmış bu da yetti bize :)


Çevrimdışı jesus41

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 224
    • Profili Görüntüle
kesinlikle herkesin hayatında en az bir kere görmesi gereken yerler.. yalnız çayelinde ağaran şelalesine de çıksaydınız keşke ben hem geçen sene hem bu sene çıkım on  numara bir yer...


Çevrimdışı lrfan

  • Yönetici
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 30124
    • Profili Görüntüle
    • http://www.skodaturkey.com

Çevrimdışı ailotana

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1266
    • Profili Görüntüle
2 sene önce gitmiştim bende buralara. Dediğin gibi Karadenizli arkadaşlar kusura bakmasın, şehir merkezlerini hiç sevmedim. Sıcak, bunaltıcı, yer darlığından dolayı üst üste binalar falan çok sıkmıştı beni. Ama yaylalar 10 numaraydı.


Çevrimdışı mustisahin

  • T U R B O T
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 6509
    • Profili Görüntüle
Ellerinize saglık, ne iyi etmissiniz, Karadeniz mutlaka görülmeli,
benzer bir geziyi 4-5 sene önce bende yapmıstım, dönüste Sinop Erfelek selalesi yolu ve Sinoptan Kastamonu Safranbolu ve otobana baglanana kadar olan yol epey yorucu gelmisti bana, Sinop civarı yollar cok virajlı, Samsundan cıktıktan hemen sonra Sinop gözüküyor burunda, ama git git dön dön ulasamıyorsunuz sehre :-)
3300 km de ne yaktı? 150 lt?


Çevrimdışı Engin E

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 8341
    • Profili Görüntüle
Gençliğinizin, bekarlığınızın kıymetini bilin, mükemmel gezi, bir o kadar da güzel resimli anlatım olmuş...helal olsun.
Gökçenim; durumun elverdiği ilk an, farları ''monte carlo'' ; olmazsa en azından karartma yapmanı rica ediyorum, zira başka eksik yok, maaşallah 10 numara fabişin var, tekerine taş değmesin.
Dünyalılardan tiskiniyorum.(G.O.R.A.)


Çevrimdışı Can

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 3562
    • Profili Görüntüle
Alıntı yapılan: mustisahin;475927
Ellerinize saglık, ne iyi etmissiniz, Karadeniz mutlaka görülmeli,
benzer bir geziyi 4-5 sene önce bende yapmıstım, dönüste Sinop Erfelek selalesi yolu ve Sinoptan Kastamonu Safranbolu ve otobana baglanana kadar olan yol epey yorucu gelmisti bana, Sinop civarı yollar cok virajlı, Samsundan cıktıktan hemen sonra Sinop gözüküyor burunda, ama git git dön dön ulasamıyorsunuz sehre :-)
3300 km de ne yaktı? 150 lt?


720 lira yaktık toplamda,22 kuruş gibi bir şeye denk geliyor sanırsam abi..


Çevrimdışı dynia

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 715
    • Profili Görüntüle
uzun zamandır hayalını kurdugum bır turu sız gerceklestırmıssınız sızın ayagınıza fabişin tekerıne sağlık. Benım için resmen rehber olur bu gezi :)


Çevrimdışı alperen

  • S E A T
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 2155
    • Profili Görüntüle
Karadeniz'e gidecekler için iyi bir rehber. İyi yer, iyi araba :ok::D


Çevrimdışı Mesdi

  • ST Aile Ferdi
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 2811
    • Profili Görüntüle
    • http://www.seatclubturkey.com/plaka/plaka_olustur.php?text=34+UDD+63

Çevrimdışı Can

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 3562
    • Profili Görüntüle
Teşekkürler herkese :) Tadı damağımızda kaldı vallahi,belki seneye Amarok gibi bir araç kiralayıp tekrar gidebiliriz :)


Çevrimdışı palandoken

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 501
    • Profili Görüntüle
Zevkle okudum. Çok iyi etmişsiniz. Sanırım hepiniz bekarsınız. Evlenince bu fırsatı bulamazdınız. Benimde tatil deyince aklıma hep karadeniz gezisi gelir. Ama bir türlü nasip olmadı. Bir gün biz de gezer görürüz oraları inşaallah.