škodaturkey.com
Biz bir aileyiz...

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - 9336

Sayfa: 1 2 3
1
Paylaşım / Skoda ile baştan sona önde!
« : 17 Temmuz 2009, 19:52:11 »
Skoda motor sporları,Rusya rallisindeki tarihi "duble" 'yi kutluyor
IRC Rusya etabında, yarışı baştan sona önde götüren Skoda Motor Sporları, Juho Hänninen - Mikko Markkula ile birinciliği elde ederken, 1 dakika 20 saniye ardında ikinci sırayı alan Jan Kopecky - Petr Stary ikilisi ile başarısını duble yaparak tamamladı.

Juho Hänninen, muhteşem bir performans ortaya koyarak yarışın ikinci gününde biri hariç tüm hız etaplarında rakiplerinden daha süratliydi. Takım arkadaşı da, yarışın başından sonuna kadar ikinciliğini korudu. Bu başarıların sonucunda Škoda Motorsport, katıldığı dördüncü IRC yarışındaki ilk zaferini tarihi bir "duble"'ye imza atarak kazandı.

Yarışta elde ettiği birincilik ile büyük bir zafer kazanan Juho Hänninen: "Fabia'm tüm yarış boyunca muhteşemdi. Tüm ekip arkadaşlarımı yapmış oldukları kusursuz iş dolayısıyla tebrik ediyorum. Başından beri, en hızlının ben olacağımı biliyordum, ancak yine de çok dikkatli olmak zorundaydım. Çünkü özellikle Cuma ve Cumartesi günü pist oldukça sert ve zorluydu. Bu yarıştan müthiş bir keyif aldım ve ekibime bir kez daha teşekkür etmek istiyorum."

Jan Kopecky ise "Tüm ekip arkadaşlarıma desteklerinden ve katkılarından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Otomobil tüm yarış boyunca mükemmel ve sorunsuzdu. Parkur oldukça zorlu ve bozuktu. Sürücüler parkurun pek çok bölümünde tam gaz gidemediler. Ben ve diğer sürücüler Juho'nun yanına bile yaklaşamadık. Sanki bu pistte doğmuş gibiydi! Bu Skoda için gerçekten de muhteşem bir sonuç ve şimdiden Ağustos ayındaki Zlin rallisini iple çekiyorum. Tüm hayranlarımızı bu yarışa bekliyorum, çünkü muhteşem bir yarış olacak.” dedi.

2
Paylaşım / Skoda hurda ile güldü!
« : 17 Haziran 2009, 10:45:10 »
SKODA HURDA İLE GÜLDÜ!

Skoda Auto küçük otomobillere artan talebe esnek bir şekilde cevap vermek amacıyla Fabia üretimini günde 1.000'den 1.200'e çıkarttı.

Birçok AB ülkesinde başlatılan hurda indirimi uygulamasıyla birlikte küçük otomobillere olan talepte gözle görülür artış yaşandı. Skoda Auto bu talebe cevap vermek amacıyla Fabia’nın günlük üretimini 1.000’den 1.200’e yükseltti. Fabia üretimi haftada 5 gün 3 vardiya halinde tam kapasiteyle sürüyor.

Skoda Auto Satış ve pazarlamadan sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Fred Kappler, artan talebi karşılamak için bu adımı attıklarını belirterek “Popüler Fabia'ları müşterilerimize çabucak ulaştırmak için lojistiğimizi de optimize ediyoruz" açıklamasında bulundu.

Skoda Auto'nun satışlarındaki en yüksek artış Almanya'da oldu. 2009 yılının ilk dört ayında toplam 29 bin 280 otomobil satılırken, bu rakam 2008 yılının aynı döneminde gerçekleşen 15 bin 430 satış adedinin neredeyse iki katına ulaşmış oldu. Almanya'da Skoda Fabia'nın yanısıra, Octavia Tour için de büyük bir talep bulunuyor. 2008 yılında toplam 675 bin araç satışı gerçekleştiren Skoda Auto, 2009 krize rağmen yılında bu rakamı 677 bine çıkartıp satış rekoru kurmayı hedefliyor.

Skoda Fabia, 100 km’de 4.1 litre dizel tüketimi ve 109 g/km'ye azaltılmış CO2 emisyonları ile çevre dostu versiyonu Skoda Fabia GreenLine dahil olmak üzere düşük akaryakıt maliyetleri, sağlamlığı ve üst düzey konforu ile dikkat çekmekte.
Alıntı:arabam.com

3
Paylaşım / Bazı markaların Yol Yardım telefonları
« : 09 Haziran 2009, 15:04:24 »
Yaz ayları geldi. Tatil sezonu açıldı. Umarım başınıza gelmez ama her hangi bir yolda kalma durumunda arayabileceğiniz 24 saat kesintisiz yol yarım numaralarını sizlerle paylaşayım istedim.

Alfa Romeo
Acil Yol Yardımı:0800-2618550 / 0216-4104528

Audi
Acil Yol Yardımı:0800 2110431 / 0212 3350400

Bmw
Acil Yol Yardımı:0212 6943434

Chrysler
Acil Yol Yardımı:0212 3374300

Citroen
Acil Yol Yardımı:02125496130

Daewoo
Acil Yol Yardımı:0212 3374374

Ford
Acil Yol Yardımı:0212 2672626

Honda
Acil Yol Yardımı:0800 2116155

Hyundai
Acil Yol Yardımı:0800 2113170

Kia
Acil Yol Yardımı:0212 2340770

Lada
Acil Yol Yardımı:0216 4103882

Lotus
Acil Yol Yardımı:0212 2780505

Mazda
Acil Yol Yardımı:0800 2113170

Mercedes
Acil Yol Yardımı:0212-8581121

Mitsubishi
Acil Yol Yardımı:0800-2116252

Nissan
Acil Yol Yardımı:0800-2116163

Opel
Acil Yol Yardımı:0800-2114026 / 0212 2747447

Peugeot
Acil Yol Yardımı:02122922626

Land Rover
Acil Yol Yardımı:0212 6763232

Renault
Acil Yol Yardımı:0212 2825480

Rover
Acil Yol Yardımı:0212 5913066

Saab
Acil Yol Yardımı: 0800 4159803

Seat
Acil Yol Yardımı:0800 2110430 / 0212 3350435

Skoda
Acil Yol Yardımı:0800 2612610

Subaru
Acil Yol Yardımı:0800 2116441

Suzuki
Acil Yol Yardımı:0212 2329574

Tofaş
Acil Yol Yardımı:0800-2618550

Toyota
Acil Yol Yardımı:0800-2116166-0212-2333

Volkswagen
Acil Yol Yardımı:0800-2110870-0212-3350404

Volvo
Acil Yol Yardımı:0800-2116180-0212-2333257



Alıntı;otoparkur.azbuz

4
Paylaşım / Kötü haber:(( Benzine bir zam daha
« : 09 Haziran 2009, 13:46:57 »

Benzine bir zam daha
Benzin litre fiyatlarına 7 kuruş zam yapıldı. 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı 3,25 liraya kadar çıktı.

Benzine bir zam daha geldi. Dün geceden geçerli olmak üzere, Ankara ve İzmir'de 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı 3,17 liradan 3,24 liraya, İstanbul'da ise 3,18 liradan 3,25 liraya yükseldi.

97 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı ise 7 kuruş artışla Ankara'da 3,23 liradan 3,30 liraya, İstanbul (Avrupa yakası) ve İzmir'de 3,24 liradan 3,31 liraya çıktı.

Dağıtım firmalarının belirlediği tavan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve şehirlere göre ufak farklılıklar gösteriyor.

Alıntı:finans.mynet.com

5
Paylaşım / 'Balık gözünden' İstanbul Boğazı
« : 02 Haziran 2009, 12:52:32 »
Sualtı fotoğrafçısı Alptekin Baloğlu, bir balığın gözünün ölçülerindeki objektifiyle Boğaziçi'nin kayıklarını, yalılarını, günlük yaşamını, hatta kefal balıklarını, yarısını denizin içinde tuttuğu fotoğraf makinesiyle fotoğrafladı.
http://www.milliyet.com.tr/foto/yeni/goster.asp?prm=0,8246021&id=2&galeriid=6762#galeriStart
http://www.milliyet.com.tr/foto/yeni/goster.asp?prm=0,589163&id=6&galeriid=6762#galeriStart
http://www.milliyet.com.tr/foto/yeni/goster.asp?prm=0,589163&id=9&galeriid=6762#galeriStart
http://www.milliyet.com.tr/foto/yeni/goster.asp?prm=0,589163&id=13&galeriid=6762#galeriStart

Ben sizler için birkaç fotoğraf seçtim. İlginizi çektiyse devamına buradan bakabilirsiniz.
http://www.milliyet.com.tr/foto/yeni/goster.asp?prm=0,533424&id=1&galeriid=6762#galeriStart

6
Tofaş çatısı altında yer alan, İtalyan lüks ve yüksek performanslı spor otomobil üreticisi Maserati'nin Türkiye'deki distribütörlüğünü yürüten Fer-Mas Oto, güney illerini kapsayan etkinlik turuna çıkacak.

Konuya ilişkin yazılı açıklamada, 27-31 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek Maserati Roadshow 2009'un, Gaziantep'ten başlayacağı, Adana ve Mersin gibi nüfus yoğunluğuyla dikkat çeken metropollerde devam edeceği belirtildi.
Açıklamada, Maserati Roadshow 2009 kapsamında otomobil severlerin, markanın lüks spor otomobili GranTurismo'nun yanı sıra, 4 kapılı sportif coupe sedan segmentinin "öncüsü" Quattroporte ile test sürüşü yapacağı kaydedildi.
5 günde 5 ili ziyaret edecek olan Maserati Roadshow 2009'un, Türkiye'de lüks spor otomobil markası tarafından düzenlenen "ilk geniş çaplı etkinlik turu" olduğu bildirildi.
http://his.hurriyetoto.com/common/cms_image/org/oto_2008/markalar/maserati/maseraticenevre_f.jpg
http://his.hurriyetoto.com/common/cms_image/org/oto_2008/markalar/maserati/maserati_gran_tourismo_s_g.jpg
http://his.hurriyetoto.com/common/cms_image/org/oto_2008/markalar/maserati/maserati_gran_tourismo_s_g4.jpg
http://his.hurriyetoto.com/common/cms_image/org/oto_2008/markalar/maserati/maserati_gran_tourismo_s_f.jpg
Kaynak : hurriyetoto.com

7
Sohbet / Burçlara göre otomobil tercihleri
« : 28 Mayıs 2009, 18:28:31 »
Hangi gün doğduğumuz bir çok karakter özelliğimiz üzerinde etkili olduğu gibi, sürüş alışkanlıklarımız ve seçtiğimiz otomobiller üzerinde de belirleyici rol oynuyor. Başak burcundan birine asla kırmızı, spor bir otomobil aldıramazken aynı şey koç burcunun hayalini süsleyebiliyor. İşte bütün bunları göz önüne alarak hazırladığımız, burçlara göre otomobil tercihleri ve sürüş alışkanlıkları rehberi, sizi derin kararsızlıklardan kurtarıp aydınlığa çıkarıyor.
 
KOÇ (21 mart-21 nisan)
Direksiyon başındayken başka bir otomobilin kendisini geçmesine çok sinirlenir. Koç sürücüsü hızlı araba kullanmaya bayılır. Refleksleri çok iyidir ve tam zamanında önlemini alıp, tehlikeyi önlemesini bilir. Bir tavsiyede bizden; Koç burcu insanını  araba kullanırken rahatsız etmeyin,içindeki trafik canavarını uyandırabilirsiniz!
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Koç burcu insanının hayalini kırmızı bir spor otomobil süsler. Otomobilin müzik sisteminin iyi olması onlar için hayati önem taşır.

BOĞA (22 nisan –21 mayıs)
Boğa burcu yaşama ve ondan haz almaya düşkün bir burçtur. Boğa burcu insanı genelde sakin olarak tanınır. ancak trafiğe çıktığında iş değişir. Kinci ve maceraperest olmaları onların direksiyon başındaki tavırları üzerinde belirleyici rol oynar. Boğa burcu sürücüsüne karşı trafikte dikkatli olmak gerekir.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Doğaya düşkünlüğü otomobil seçiminde de kendisini gösterir. İçinde rahat edebilecekleri otomobilleri seçerler. Gri ve kırmızı en çok tercih ettikleri renklerdir.

İKİZLER (22 mayıs-21 haziran)
İkizler burcu insanı gençliğin ve dinamizmin sembolüdür. Bunun nedeni ikizler insanının hangi yaşta olursa olsun genç ve çocuksu kalmayı başarmasıdır. Maceradan hoşlanırlar ve çok meraklıdırlar. İkizler sürücüsü hızlı, sinirli ve sabırsızdır.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Onun değişken karakteri farklı otomobilleri beğenmesine yol açar. Biraz maymun iştahlı olduğu söylenebilir. Seçtiği otomobil mutlaka gündemde ve modern olmalıdır.

YENGEÇ (22 haziran - 21 temmuz)
Çok duygusal, hayalci, çocuksu insanlardır. Yengeçler ölçülü ve dikkatlidirler. Direksiyon başında da dikkatlidirler. Trafik kurallarına uymaya özen gösterirler ve birisi bir hata yaptığında oldukça sinirlenirler. Emniyet kemeri takmadan asla yola çıkmazlar.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Görünüş ve lüksten çok, fonksiyon önemlidir. Aile otomobillerini tercih ederler. Fazla hız yapmamalarına rağmen güçlü motorlu otomobilleri tercih ederler. Bir markaya güven duyarlarsa kesinlikle değiştirmezler.

ASLAN (22 temmuz -21 ağustos)
Otomobil kullanırken kendine çok güvenir. Can sıkıcı olaylar karşısında soğukkanlılığını korumayı başardığı için hemen hemen hiç hata yapmaz.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Soğukkanlı olan aslan burcu insanı kendine güven veren, güçlü ve sağlam otomobilleri tercih eder. Bu nedenle aslan burcu insanının hayalini her türlü lüks ve konfora sahip araçlar süsler.

BAŞAK (22 ağustos –21 eylül)
Hayatının bir parçası olan titizliği otomobil sürerken de gösterir. Kurallara oldukça özen gösterir. Ancak sabahları sinirli olur ve otomobil kullandığında etrafına öfke saçabilir.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Detaylara önem verir, otomobilinde de konfor ister. Sağlam geniş ve ekonomik bir otomobil tam onlara göredir.

TERAZİ (22 eylül-21 ekim)
Trafikte son derece kibar olmalarına karşın oldukça kararsız davranışlar sergilerler. Sürekli diğer arabalara bakarlar. Otomobil kullanmak onlar için kesinlikle bir zevk değildir.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: İç ve dış dizaynı önem taşır. Teknik ayrıntılar genellikle fazla önem taşımaz. Bir terazi için otomobilin çizilmesi tam bir felakettir.

AKREP (22 ekim -21 kasım)
Çok kıskanç olmasıyla tanınan akrep burcu, hataları affetmeyen ve saldırmak için fırsat kollayan bir karakter barındırırlar. Sakin görünseler de bir hata ile karşılaştıklarında bağırıp çağırmaktan geri kalmazlar.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: En son model hızlı ve güçlü otomobillerden hoşlanırlar. Motor sır dolu bir kutu değil, yakından ilgilendikleri bilgi sahibi oldukları bir şeydir. Güçlü otomobille hava atmaya bayılır. Siz siz olun sakın otomobilini eleştirmeyin.

YAY (22 kasım -21 aralık)
Özgürlüğüne düşkün olan yay burcu maceraya bayılır. Kendisini çok iyi tanır ve özelliklerinin farkındadır. Trafikte korkusuzdur. Trafik kurallarına uyar ve diğer sürücülere saygılıdır.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Konforlu ve sevimli otomobillerden hoşlanır. Otomobillerinin herkeste bulunmasını istemezler Üstü açık ya da en azından sunrooflu, bir otomobil tercih ederler.

OĞLAK ( 22 aralık -21 ocak)
Oğlak burcu yönetici olmak için yaratılmıştır. Organizasyon yeteneği güçlüdür. Reflekslerine, hızına yani otomobiline hakimdir. İyi bir sürücüdür.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Kullandığı otomobil mutlaka en son model olmalıdır. Satış sonrası servise de büyük önem verir.

KOVA (22 ocak - 21 şubat)
Hayatını olduğu gibi trafik kurallarını da hiçe sayar. Diğer sürücüleri küçümseyen bir tavrı vardır.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Kova burcu insanı otomobilinin dikkat çekici ve son model olmasını ister. Uyumlu bir dizayn, eksantrik bir iç donanım, büyük boyutlu geniş bir panel ve güçlü motor otomobilinde aradığı özelliklerdir.

BALIK (22 şubat - 20mart)
Hayalci ve romantik balık burcu insanı trafikte kurallara bağlıdır. Balıklar yolda tehlikeden uzak dururlar. Çok dalgın oldukları için tehlikeli durumlar yaratabilirler.
HAYALİNDEKİ OTOMOBİL: Canlı renkleri severler. Kullanılmış otomobil almaktan hiç çekinmezler. Eski otomobil alıp yenilemeye üşenmezler. Gezmeye meraklı oldukları için otomobilin rahatlığı da çok önemlidir.
iremSU
Mynet Astroloji Danışmanı

Alıntı:otomobilmynet.com

8
Paylaşım / Yayalar için hava yastığı
« : 28 Mayıs 2009, 15:39:44 »
İngiltere’de yayaları koruyacak hava yastığı geliştirildi. Otomobillerin kaputuna yerleştirilen hava yastığ kaza anında açılarak yayaların maruz kaldıkları darbelerin etkisini azaltıyor.

CRANFIELD - Trafik kazaları sırasında, otomobilin içinde bulunanlar aracın farklı yerlerine yerleştirilmiş hava yastıkarı tarafından korunuyor. Ancak yayalar, darbenin etkisini azaltacak bu tür korumalara sahip değil. İngiltere’nin Cranfield Üniversitesi’nde, trafik kazalarında yayaların maruz kaldığı darbeleri hafifletecek bir hava yastığı geliştirildi.
Sistem iki bölümden oluşuyor. Çarpışma gerçekleşmeden hemen önce otmobilin kaputu, çarpmanın etkisini azaltmak üzere açılıyor. Aynı anda da aracın kaportasının arka bölümüne yerleştirilen hava yastığını, sensörler harekete geçiriliyor. Otomatik olarak açılan dev hav yastığı, otomobilin ön camını kaplıyor.

Projenin yürütücüsü Roger Hardy, hava yastığının aynı zamanda ön camın sert çerçevesine çarpılması durumunda oluşacak etkileri de absorbe edeceğini belirtti.
Hardy’nin kullandığı hava yastığı, Alman Takata Petri adlı firma tarafından geliştirildi. Torino’daki Fiat fabrikalrında test edilen yaya hava yatığı, testlerden başarıyla geçti.
Standart bir Fiat Stilo marka otomobil, saatte 40 kilometre hızla bir yayaya çarptığında, yayanın kaputun arka tarafına çarpması sırasında gerçekleşen darbe, Baş Darbe Ölçütü (HIC-Head Impact Criterion) adı verilen ölçülendirme ile 1000 birim olarak hesaplanıyor. Bu şiddetteki çarpışmalar yayalarda yüzde 18 oranında hayati tehlikeye neden olacak yaralanmaya neden oluyor.
Çarpışma testlerinde, açılan kaputun çarpışma şiddetini 234 ile 682 birim, yaya hava yastığının da 692 ile 945 birim arasında azalttığı görüldü.
Roger Hardy’nin ekibi ayrıca darbelerin etkisini azaltacak ön cam tasarımı çalışmalarına da katılıyor. Bükülebilir ‘Z’ şekilndeki matallerden oluşan çerçeve, çarpışmada ön camı içe doğru bükerek çarpışmayla oluşacak enerjinin emilmesine yardımcı olacak. Çalışmayı yürüten ekip, yeni sistem ön camların, çarpışma etkisini yüzde 50 oranında azaltacağını belirtiyor.

Alıntı:ntvmsnbc

9

Spor araba üreticisi Porsche, Volkswagen'in yüzde 51 hissesini devralıyor.Volkswagen ve Porsche yöneticileri, iki şirketin birleşmesi konusunda anlaşma sağladı.Avusturya'nın Salzburg kentinde gerçekleşen görüşmelerin ardından yapılan ortak açıklamada, iki şirketin bir birleşme planı üzerinde anlaştığı belirtildi.
Plan, Volkswagen ve Porsche'nin bünyesinde bulunan 10 markayı dört hafta içinde tek bir çatı altında toplamayı içeriyor. Birleşme Avrupa'nın en büyük otomobil üreticisini bir aile şirketine dönüştürecek.
Volkswagen'in hissedarları ve yetkili kurullarınca onaylanması gereken anlaşmaya göre Porsche, Volkswagen'in yüzde 51 hissesi için yaklaşık 23 milyar Euro verecek.
ALINTI:http://otomobil.mynet.com
Bu durumdan Skoda nasıl nasibini alacak acaba?

10
Paylaşım / Geçmişe bir bakış - 1980 Citroen Karin
« : 07 Mayıs 2009, 11:49:16 »
Fransız otomobil üreticisi Citroen'in 1980 Paris Otomobil Fuar'ında sergiledi konsept modeli Karin, futurist tasarım çizgisiyle dikkat çekiyor.
1980 Paris Otomobil Fuar’ında sergileyecek hiçbir modeli olmayan Citroen, tasarımcı Trevor Fiore’den fuar için birşeyler tasarlamasını istedi.
Sonuç ise ikizkenar yamuk, piramit şeklindeki, üç koltuklu ve oldukça futurist bir tasarımdı. Karin adındaki konsept modelde sürücü koltuğu otomobilin ortasında bulunuyor. Bu tasarım 1992 McLaren F1 modelinin nereden esinlendiğini gösteriyor.
Otomobilin asıl esinlenildiği model ise Michel Harmand’ın tasarladığı GS Coupé.

ALINTI: http://otomobil.mynet.com

11

Dünyada ve ülkemizdeki milyonlarca araç hava kirliliğinin kaynaklarından birini oluşturuyor. Özellikle kalabalık şehirlerde, egzos gazlarının yaşam kalitesini düşürdüğü aşikar. Bu problemi azaltmak için araçlarda 1975 yılından itibaren katalitik konverterler kullanılmaya başlanmıştır. Katalitik konverterotomobilin egsoz çıkış borusuna bağlanan ve zararlı gaz emisyonunu azaltan bir çelik kutu şeklindeki elemandır. Son derece basit bir yapısı olan cihaz, çok önemli bir görev üstlenmekte ve havaya salınan zararlı gazları büyük ölçüde engellemektedir. Günümüz araçlarda yanma odasına  giren hava-gaz karışım oranları mümkün olduğnca optimum seviyede tutularak, emisyonlar azaltılır. Bu aracın motor devri göz önüne alınarak yanma odasına alınan hava ve yanabilecek yakıt miktarı hesaplanarak, bilgisayar kontrollü olarak işletilir. Bu sayede zararlı olan yanmamış gaz miktarı azaltılmış olur.Daha sonra katalitik konterverde bu gazlar çeşitli reksiyonlara girerek neredeyse tamamen zararsız hale getirilerek atmosfere  salınırlar.
 Bir otomobilden çıkan gaz emisyonları şunlardır:
 
  • Nitrojen Gazı(N2) - Atmosferdeki havanın %78′ini oluşturan bu gaz, direkt olarak dışarı atılır. Zararsızdır.
  • Karbondioksit Gazı(CO2) - Yanma sonrası oluşan ürünlerden birisidir. Karbon atomları havadaki oksijenle birleşerek oluşur. Havada %21 oranında bulunur. Fazlası zararlıdır. Oksijeni tutucu özelliği olduğundan fazlası oksijenin yayılmasını ve havada hissedilmesini engeller.
  • Su Buharı(H2O) - Yine yanma sonrası oluşan ürünlerden birisidir. Hidrojenin oksijenle kimyasal bağ yaparak su buharı oluşturması şeklinde gerçekleşir. Zararsızdır.
Yukarıdakiler temel gazlar olup doğrudan dışarı atılırlar. Katalitik konverterin devreye girdiği ve engellediği gazla ise şunlardır:
 
  • Karbonmonoksit(CO) - Renksiz ve kokusuz çok zararlı zehirli bir gazdır.
  • Hidrokarbonlar ve Uçucu Organik Bileşikler(VOCs) - Yanmamış yakıt ve dumanı oluşturan buharlaşmış gaz parçacıklarından oluşurlar. Zehirleyici etkileri vardır.
  • Nitrojenoksit(ler)(NO ve NO2 şeklinde iki tip olup NOx olarak gösterilirler) - Havadaki kirli sis bulutu ve asit yağmurlarının kaynağıdır. İnsanların sinir sistemi ve mukus zarları üzerinde etkili ve zararlıdır.
 
Katalitik konverter içerisinde iki tür katalik görev yapar; bunlar redüksiyon kataliti ve oksidasyon katalitidir. Konverter içerisinde alüminyumoksit, platinyum ve rodyum bulunur. Bu kimyasallar reaksiyona girerek artık gaz içerisindeki karbonmonoksit, hidrokarbon ve NOx’leri su buharı ve karbondioksite çevirirler.
 Redüksiyon Kataliti: Platinyum ve rodyumu kullanarak NOx emisyonunu düşürmeye yardımcı  olurlar. NO ve NO2 molekülleri katalite girdiğinde, katalit nitrojeni tutar ve oksiyen serbest kalır. Serbest kalan oksijen O2, nitrojen ise başka bir nitrojen atomuyla birleşip N2 oluştururlar.
 Reaksiyon şöyledir:
 Oksidasyon Kataliti: Katalitik konverterdeki ikinci basamaktır. Yanmamış karbon ve karbonmonoksiti platinyum ve alüminyuoksitlerle reaksiyona girerek birleştirirler.
 Reaksiyon şöyledir:
 

Katalitik konverterin kesit görünüşü

ALINTI: www.bilgiustam.com

12
Paylaşım / Dünden bugüne araç amblemleri
« : 28 Nisan 2009, 14:35:29 »














ALINTIDIR.

13
Paylaşım / İlginç bilgiler
« : 24 Nisan 2009, 18:03:18 »
1 Nisan şakasının kökeni nedir?
1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı.

İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar?
Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin eder anlamını taşır. 2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi. Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.

Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler?
Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı. Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar fildişinden ve kemikten yapılırdı.

Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir?
Bu şarkı "Happy birthday to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir. Orijinal adı "Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır. Daha sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır.

Mezara niçin çiçek konulur?
İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının çiçekten tacçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme, kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.

İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur?
Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk
insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki
kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir.

Akıl ile zeka arasında fark nedir?
Akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.

Dolunay insan davranışlarınıetkiler mi?
İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır.

Niçin gözyaşı dökeriz?
Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır.

Üç yaşından daha önce olanları niçin hatırlamıyoruz?
Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde anıveya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor.

Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir?
Eğerköşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar. Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.

Develerin hörgüçlerinde ne var?
Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su etkilenmez.

Çinlilerin gözleri niçin çekiktir?
Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların, japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.

Ateş böceği nasıl ışık saçıyor?
Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bilimsel adı "Soğuk Işık"tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir. Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğinışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerekmektedir
İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar?
Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.

Bir hafta niçin 7 gündür?
Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

Niçin otellerin kapıları döner kapıdır?

Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller.

İmdat çağrısı S.O.S 'in anlamı nedir?
Çok kişi "Save our Ship" gemimizi kurtar; "Save our Soul" ruhumuzu kurtar; "Stop Other Signals" diğer sinyalleri sözcüklerinin kısaltılmışı sanır. Oysa hiçbiri değildir. Tamamen telgraf zamanından kalma mors alfabesiyle ilgilidir. İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908 de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S seçildi.

Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur?
Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma minik lastik bir çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekste baldır kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verir ve yeni sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omirilik ise bu basınca dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir, bacak tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetiminden geçmeksizin, yani beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğin komutlarıyla gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğin işleyişi konusunda bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir.

Tükenmez kalemin dolmakalemden farkı nedir?

Kalemin tarihi yazınınkinden de eskidir. İlk insanlar sivriltilmiş çakmak taşlarıyla duvar resimleri yapmıştır. Mürekkepli metal kalemler Romalılar tarafından biliniyordu. Tükenmez kalem adı ile bilinen bilye uçlu kalemin ilk modeli 1880 yılında yapılmıştır fakat rağbet görmemiştir. Uçakların gelişmesiyle gündeme tekrar gelir. Uçaklar 2-3bin metreye çıkınca hava basıncı oldukça azalır. Dolmakalem mürekkebi basınç nedeniyle dışarı akarak kağıdı ya da giysiyi lekeler. 2.Dünya Savaşı'nda askeri uçaklarda kullanılan tükenmez kalem sonradan yaygınlaşmıştır. Tükenmez kalemlerde mürekkep kağıda pirinç uçtaki yuvaya yerleştirilmiş minik bir bilye aracılığıyla aktarılır. Fakat dolmakalemin özelliği seçkin ve yazıyı kaliteli kılmasıdır.

Radyonun sesi açılınca pil daha çabuk mu biter?
Pille çalışan portatif radyolarda sesin yüksekliği pilin ömrünü etkiler. Radyo açık, sesi kapalı durumu ile sesin sonuna kadar açık durumu arasındaki fark pillerin ömürlerinin kısalmasına neden olur. Ses sonuna kadar açıldığında pillerden çekilen akım yüzde 30 artmaktadır. Bu durum, küçüğünden büyüğüne, pille çalışan ve ses yükselticisi olan bütün radyo, teyp, volkmen vb. için aynıdır.

Horozlar niçin sabahları erkenden öterler?
Sabah güneş doğarken ötmek yalnız horozlara özgü değildir. Kulağa en çok
horozun sesinin gelmesi, onun sesinin diğerlerinden daha güçlü olmasıdır. Kuşların büyük çoğunluğu
da aynı saatlerde ağaçlarda koro halinde öterler. Gün boyu hem horozlar hem kuşlar bu ötüşü sürdürürler
ama seslerinin en güçlü çıktığı zaman sabah saatleridir. Horoz ve kuşların sabah gün doğarken ötmeleri biyolojik saatleriyle ayarlanmıştır

Evlerimizdeki sinekler kışın nereye gidiyor?
Sineklerin her türü kışın ortadan kaybolur. Havaların ısınmasıyla birlikte ansızın ortaya çıkarlar. Sinekler ısıya
karşı çok hassastır. Güneş bulutun arkasına girdiği zaman oluşan ısı düşmesinden etkilenirler. Kış günlerinde yaşama şansları yoktur. Ölmeden önce yumurtalarını toprağa veya kuytuya gömerler. Lavra ve yumurtalar soğuktan etkilenmez. Yaz sıcakları başlayınca yumurtalar çatlar ve yine sinekli günler başlar.

Termos nasıl sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutuyor?

Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk.Bir termosta içiçe geçmiş iki kap vardır.Dıştaki metal bir kap olup içteki
genellikle bir cam şişedir.İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır.Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakın bir boşluk vardır.Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de ılmadığından ısı iletilemez.Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır.İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz.Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.

Alıntı:http://www.erenet.net

14
Nostalji / Türkiye'nin ilk kadın rallicisi
« : 24 Nisan 2009, 11:28:00 »


Onun İstanbul sokaklarında otomobil kullanışına softalar, "Şeytan işi, hem de nasıl! Atsız öküzsüz arabayı bir de kadın idare ediyor..." diyerek büyük bir hayretle isyan etmiş, bazı akrabaları ise, "Ben kadının kullandığı otomobile zinhar binmem!" itirazıyla onun kullandığı otomobile binmemişlerdi.  
  İlk ehliyetli kadın şoförümüz ve ilk kadın otomobil yarışçımız Sâmiye Cahid Morkaya'nın İstanbul sokaklarında otomobiliyle ilk defa görünüşünün üzerinden 87, ilk yarış birinciliğini kazanmasının üzerinden ise 77 sene geçti. Ancak görünen o ki, yakın geçmişte şehir ve musiki hayatında hayli ses getiren Sâmiye Cahid Morkaya'yı da unutmuşuz.

İmal edilen ilk otomobil caddelerde 1883'te boy göstermişti. Osmanlı İmparatorluğunun başkenti İstanbul'da ilk otomobil kullanan kişi ise Züheyrzâde Ahmed Paşa olmuştu. Saray bu gibi yeniliklere her zaman ihtiyatla yaklaştığı için şehirde kullanılan ilk kalorifer de, ilk telefon da, ilk otomobil de devrin zenginlerince getirtilmişti. Padişahlar bu gibi teknolojik yenilikleri hep birileri denedikten ve iyi netice aldıktan sonra saraylarına aldırmış ve kullanmaya başlamışlardı.  
 İlk otomobil İstanbul sokaklarında arz-ı endam ettikten kısa bir süre sonra devrin hali vakti yerinde aileleri de birer ikişer otomobil satın almaya başladılar. Gerçi İstanbul'un sokakları dolma lastikli ve dönemin atlı araba türlerinden olan yaylı landolarına, kupalarına yahut faytonlarına göre konforsuz olan bu nakil vasıtalarının seyrine hiç de uygun değildi ama Avrupa'dan ithal edilen otomobillerin sayıları kısa sürede arttı. Otomobiller arttıkça bu araçların kullanılabilmesi için gereken şoför şehadetnamelerini, yani ehliyetleri veren kurumlar da birbiri ardına açılmaya başladı.
  İşte tam da bu senelerde "otomobil sporuna heves edenlerden Sâmiye Cahid Hanım şehadetnamesini aldıktan sonra, kocası, devrin meşhur gazetecisi ve romancısı Burhan Cahid Bey'in satın aldığı otomobili ile İstanbul sokaklarında boy göstermeye başladı. Sâmiye Cahid Hanım, Silivrikapı'daki Yedi Emirler Dergâhının son şeyhi Seyyid İbrahim Şuâeddin Efendi'nin en küçük kızıydı. Ancak bir şeyh kızı olmasına rağmen gayet modern yetiştirilmiş, Yedikule Alman Mektebi'nden mezun olmuş, Tanburî Cemil Bey'den kemence öğrenmiş ve hatta 1920'den itibaren devrin konservatuarı hüviyetindeki Darülelhân'da hocalık yapmıştı. İki senede bir otomobilini yenileyen, Buick, Ford, Cadillac, Fiat, Nash gibi döneminin iyi otomobillerini süren ve gerçek bir sürat tutkunu olan Sâmiye Cahid Hanım'a 1922'den itibaren araba kullanmak yetmemiş olacak ki, üyesi olduğu Turing Klüp'ün her sene düzenlediği geleneksel otomobil yarışlarına o da katılmaya başladı.  
  1930 ve 1931'deki yarışlarda dereceye girdiyse de ilk birinciliğini 1932'de, İstinye köprüsü ile Zincirlikuyu arasındaki 9.5 kilometrelik parkurda düzenlenen rallide kazandı. Birincilik kupası dönemin vali ve belediye reisi Muhiddin Üstündağ tarafından takdim edildiğinde çekilen fotoğraflar ertesi gün neredeyse bütün gazetelerin ilk sayfasında yer almıştı. Hatta o senelerin ünlü muhabiri Hikmet Feridun Es, Sâmiye Cahid Hanım ile birinciliği üzerine bir mülakat yapmış, pek çok fotoğrafla süslenen bu söyleşi Yedigün mecmuasında yayınlanmıştı.
  Bu birinciliğin hemen ardından hem tuhaf hem de komik bir olay yaşandı. Yarışta ikinci olan Vehbi Bey sonuca itiraz etti, yarışın iptalini istedi ve gerekçe olarak da birinci ilan edilen yarışmacının bir kadın olmasını gösterdi. İş mahkemeye aksetti ise de Sultanahmet Sulh Hukuk Mahkemesi, "Bir kadın da otomobil yarışlarına katılabilir ve birinci gelebilir," kararını verince Sâmiye Cahid Hanım'ın birinciliği resmiyet kazandı. Ertesi yıl Turing tarafından düzenlenen otomobil yarışlarında tekrar birinci olduysa da 1934 yarışlarında aynı parkurda kaza yaptı ve takla atarak parçalanan Ford marka otomobilinin içinden son anda ağır yaralı olarak kurtarıldı.  
  Hastanede, sol kolu kazada parçalandığı için yapılan bir dizi ameliyata rağmen sol elini bir daha kullanamayacağı anlaşıldı. Böylelikle dönemin müzisyenlerince kemence icrasında "yekta" olarak kabul edilen Sâmiye Cahid sazına veda etti. Ancak bir daha kemençe çalamayan Sâmiye Cahid Hanım araba sevdasından ölene kadar vazgeçmedi ve 4 Haziran 1972 tarihinde Amerikan Hastanesi'nde vefat edene dek otomobil kullanmayı sürdürdü.
Alıntı:Burak Çetintaş

15
Videolar / Katlanabilir araba kapısı
« : 24 Nisan 2009, 11:01:25 »
Katlanabilir araba kapısı. Bu kapı çok değişik açılıyor. İşte videosu;
http://video.eksenim.mynet.com/teknisyenarif/new_teknoloji_katlanabilir_araba_kapisi/161364/

Sayfa: 1 2 3