škodaturkey.com
Biz bir aileyiz...

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - SubaruOutback

Sayfa: 1 2 3 4 ... 21
16
Sohbet / 'Birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis toplanmaz'
« : 13 Ağustos 2012, 10:28:50 »
Kesin tekzip yayınlarlar, dansöz gibi kıvırırlar ama bu laf çok ağır bir laf, ayıp artık ya...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/21218045.asp

17
Sohbet / Yoksul hayatı da cenazesi de sessiz sitemsiz!..
« : 11 Ağustos 2012, 13:27:50 »
İrfan abicim kusuruma bakma, paylaşmak istedim, içimde kalır söylemezsem olmaz, Emine'de gitsin sonra kimsenin haritada bile bilmediği yerde ağlasın dursun.
Sen git bu ve bunun gibi aileler için ağla, bunlara yardım yap.

Eşimle düşündük taşındık, biraz olayın sıcaklığı hafiflesin, elimizden geldiğince yardım yapma düşüncesindeyiz, ama tabi kendimizi göstermeden.

Şimdi yüreği olan, gözyaşlarına hakim olabilecekler aşağıdaki yazıyı okusunlar.

Mine Şenocaklının yazısı
Yoksul hayat da cenazesi de sessiz sitemsiz!.. | GAZETE VATAN

Alıntı
Bu hikâyeyi herkes okumalı, ama mutlaka bu saldırıyı yapan PKK’lılar... Anlasınlar ki ne kadar körler!.. Okuyup da görsünler, kimi katlettiler! Her şeyin tarifi zordu... Yazıya dökülür cinsten değildi... Fotoğraflara bakın, geride kalanların fotoğraflarına, anlarsınız... Mesela daha 16’sında iki çocuğuyla dul kalmış Dilara’nın ellerine, Şerife annenin gözlerine... Ve bir de bahriyeli üniformasıyla daha 20’sinde şehit olmuş şu esmer delikanlıya... O yoksulluk içinde aşık olmayı, mutlu olmayı bilmiş. Bir de izin alıp, bayramda çocuklarını kucaklamayı istemiş! Onu bile fazla görmüş... Buna isterseniz kader deyin, içiniz rahatlasın! Ya da diyelim ki bu dünyanın berbat düzeni, içimiz sızlasın!

Bu hikâyeyi herkes okumalı, ama mutlaka bu saldırıyı yapan PKK’lılar... Anlasınlar ki ne kadar körler!.. Okuyup da görsünler, kimi katlettiler! Bu ülkede şehit olanlar hep yoksul! Bunu zaten bilmeyen yok. Bırakın, İzmir Foça’daki PKK saldırısında şehit olan Özkan Ateşli’nin yoksullukla başlayıp yoksullukla biten öyküsünü, şu evin fotoğraflarına bakmaları bile yetmeli! Hayatta utanması gerekenler utanmaz, haksızlığa uğrayanlar utanır hep ne gariptir ki... İşte böyle bir aile, Özkan’ın ailesi... Haramidere’deki o gecekonduya buyur ederken utanıyorlar, o üç göz odadaki eskiciden alınmış koltuklara oturduğumda başlarını öne eğiyorlar! Üç göz dedim ya, biri mutfak...

“Birer liraları saya saya biriktirdik uçak biletini...”

Bunu hayat boyu anlayamayacağım... Utanmak lazım ve saç tellerime kadar utanç içindeyim. Ama benim utancımın bir faydası yok. Kimse utanmıyor ki bu ülkede! Kime sorsanız kalkınıyoruz, zenginleşiyoruz! Peki bu oda ne? Tembellikten midir bu yoksulluk!

Sekiz yaşlarındaki Polat, “Burası salon abla, burası da mutfak” diyor. O küçük çocuk bile bunu söylerken utanıyor! “Yoksulluktan utanılmaz” desem ona, ne olur ki? Artık düzen böyle!

Hurdacılıkla geçiniyor Özkan ve ailesi... Sabahın köründen geceyarılarına kadar çöplerden ekmek çıkartıyorlar! Ne varsa; plastik, demir, karton, kağıt... En iyi günlerinde hasılat 25 lira... Evde altı nüfus! Özkan askere gitmeden önce iki kişi çalışırlarmış ve eve 50 lira girermiş. Şimdi sadece babası çıkıyor işe, bazen de mecburiyetten annesi ve kızkardeşi... Ama bu iş erkek işi, kadınların tüm çabası yetmiyor bir 50 lira çıkartmaya...

Bu hayatı reva gören bir vatana, davul zurnayla göndermişler oğullarını bundan altı ay önce... Oğullarının aşık olup kaçırarak evlendiği, şimdi 16’sında olan Dilara’nın kucağında daha beş günlükmüş ikinci oğulları Alper... Bir yandan kafalarında nasıl geçineceklerinin derdi, bir yandan şimdiden duyulan özlem... Yok, öyle şehit düşer korkusu yokmuş, gittiği yer İzmir! Bahriyeli olmuş esmer oğulları, beyaz üniformayla çok daha yakışıklıymış! Gurur duymuşlar... Gider gitmez o üniformayla bir fotoğraf çektirmiş Özkan, küçük bir not iliştirip yollamış annesine; “Bahriyeli olmak gururumdur... Canım anneme” diye...

Kuru ekmeğe talim ederken pek bir sevinmişler bu fotoğrafı görünce... Daha bir gururlanmışlar. Eflatun rengi çoktan solmuş duvarlarına astıkları tek fotoğraf o olmuş... Zaman da çabuk geçmiş hayat gailesiyle... Tam altı ay bitmiş...

Bir gün telefon gelmiş Özkan’dan... “Ne olur bana bir uçak bileti alın... Siz oradan alırsanız daha ucuza gelir. Bayram izninde orada olayım” demiş annesine... Hemen eldeki üç kuruşa, gelen beş kuruşu ekleyip almışlar bileti... Gözünde yaş kalmamış annesi Şerife, cenazede bana dönüp, “135 liraydı bilet, 100 liraya aldık!” derken omuzları biraz daha çöküyor. Dilimin ucuna gelen bir soruyu son anda yutkunarak tutuyorum, zira sorsam çok utanırdım, “Nasıl biriktirdiniz bu yoksullukta o uçak biletini?” diye... O anlamış sanki, “Vallahi birer liraları saya saya biriktirdik” diyor. Bırakın onu, bir de bayramlık alabilsin diye iki yaşındaki Altay ve altı aylık Alper’e, 50 lira da fazladan yollamışlar...

O öyle sakin sakin anlatırken dank ediyor kafama bir kez daha, “Yoksulun halinden ancak yoksul anlar!” Sevgi oldu mu bir yerde bulunur para, birer liralar sayıla sayıla demek ki!

“Bu vatanı tüketemediler, işte iki oğul daha yetişiyor!”

Ataköy Camii’nde, Özkan’ın daha 16’sında dul kalmış karısı Dilara, babası, annesi, kucaklarında iki küçük yetim, çıt çıkarmadan duruyorlar, tabuta bakarak... Ağlamıyordu Dilara, ama nasıl tarif etmeli, gözleri ağlamıyordu ama sanki tüm vücudu ağlıyordu. Ellerinde, kollarında güç kalmamış ve bebeğini bile tutamazken...

Özkan’ın arkadaşları koskoca bir Türk bayrağı almışlar, o bayrağın altında yine sessizce bekliyorlardı. Onlarınki kederle öfkenin sessizliğiydi... Çıt çıkarmadan beklediler camiden çıkana kadar... Bu sessizlik, acıya acı katar cinsten... Ama bir o kadar da onurlu...

Dilara’nın ellerinde derman yok, küçük Alper babaannesinin kollarında, gülücükler atıyor bu beter dünyadan habersiz... Altay ise dedesinin kucağında... Dilara’nın gözlerinde tek damla yaş yok, belli ki hepsi içe akıyor. Babaanne ise bir an geliyor, dayanamıyor torununun gülücüklerine, sicim gibi dökülüyor yaşlar gözünden... Küçük yetim kollarında, başlıyor konuşmaya; “Vatanı tüketemediler kızım. Bilsinler ki tüketemezler de! İki oğul, iki Özkan daha yetişiyor işte...” diyor. Başka bir şey demiyor. Ne bir hamaset var sözlerinde, ne bir yaygara var koca cami avlusunda...

Sanki o bombayı ben atmışım gibi utanıyorum...

Çok yoksullar, hem de çok... Ne kadar yoksulluk varsa o üç göz odada ve bu sessiz cami avlusunda, işte o kadar da insanlık var, anlayana... Sessizce yaşayan, sessizce ölen bir Türk gencinin öyküsü bu... Bu pırlantayı yetiştiren bir Türk ailesinin öyküsü aslında... Bir soru sormuştum halasının kızına, o yoksulluk, esmerlik ve hurdalar sebebiyle, “Roman mısınız?” diye... Anlamaz gözlerle bakıp, “Yok biz Alevi’yiz!” demişti... Ne gereksiz bir soruymuş, ne anlamsız... Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Ermeni ne fark eder? Sanki cevabı verirken o da bunu demek istermiş gibi...

Bu yaşımda, üç göz odada ve bu avluda bir ders daha alıyorum, insanlık dersi... Avlunun dışında kederi galebe çalıyor gençlerin öfkesi... “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” Ben sessizliği dinliyorum Dilara’yla birlikte... Ağıttan çok daha acı yüklü... “İnsanlık ölmez, insanlık ölmez” diyorum kendi kendime... Ve sadece utanıyorum. Sanki daha 20’sindeki Özkan’ı oğullarından, karısından, sevdiklerinden, bu dünyadan koparan o bombayı ben atmışım gibi, sanki o yoksulluğun sebebi benmişim gibi utanıyorum...


18
Sohbet / El âlemse viaypi bizimkiyse niyazi
« : 09 Ağustos 2012, 10:13:45 »
Alıntı
Libyalı yaralı muhalifler, özel uçakla Türkiye’ye getirildi. Özel  ambulanslarla özel uçaktan indirilen Libyalılar, özel doktorlar ve özel  eskortlar eşliğinde, özel hastanelere götürüldü.

Tunuslu yaralı muhalifler, özel uçakla Türkiye’ye getirildi. Özel hastanelere götürülmek üzere, İstanbul Sağlık
Müdürlüğü tarafından özel olarak karşılandı. Ancak, çok ayıp edildi... Çünkü, aprona,
9 yaralı için sadece 8 özel ambulans
getirilmişti. 2 yaralı sıkış tepiş gitti.

Yemenli yaralı muhalifler, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Sağlık  Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı koordinasyonunda, özel uçakla  Türkiye’ye getirildi. Tunus rezaletinden ders alınmıştı... Bu sefer, 10  yaralı için 11 özel ambulans getirildi.

Mısır’da bulunan Filistinli yaralılar, Mısır’a gönderilen özel uçakla  Türkiye’ye getirildi. Filistinli yaralılar özel ambulanslara alınırken,  refakatçilerine özel araçlar tahsis edildi.

Başbakan Yardımcımız Ali Babacan, Libyalı muhaliflere verdikleri 100  milyon doların 1.100 kilo geldiğini, maazallah özel uçak taşıyamaz,  düşer müşer diye, 90 milyon dolarını elden, bavulla verdiklerini, 10  milyon dolarını özel uçakla gönderdiklerini açıkladı.

İsrailli onbaşı Şalid’e karşılık salıverilen
12 Hamas militanı, hükümetimizin
Mısır’a gönderdiği özel uçakla Türkiye’ye getirildi, özel otellere yerleştirildi.

Iraklı Şii lider El-Sadr, özel uçakla İran’dan Türkiye’ye getirildi, özel eve yerleştirildi.

Somalili yaralılar, özel uçakla
Türkiye’ye getirildi. Özel ambulanslarla, özel doktorlar ve özel  hemşireler eşliğinde, özel eskortlarla, özel hastanelere götürülen  Somalilileri, uçağın merdivenlerinde, Başbakan Yardımcımız, Sağlık  Bakanımız, Dışişleri yetkililerimiz karşıladı.

Eski Genelkurmay Başkanımızın zırhlı makam audi’si, özel uçakla Türkiye’ye getirildi.

Cumhurbaşkanımıza Kazakistan tarafından hediye edilen beygir, özel  uçakla Türkiye’ye getirildi. Özel uçağa, özel kafesiyle yüklenen beygir,  özel veteriner ve özel seyisi eşliğinde seyahat etti, özel eskortla  Veliefendi Hipodromu’na götürüldü. Ancak, özel uçakla onca yoldan gelen  beygire büyük saygısızlık edildi... Çünkü, İstanbul’daki hipodromda  değil, Cumhurbaşkanımızın arada bir okşaması için, Ankara’da bulunması  gerekiyordu. Haaadi bakalım, özel kafesiyle, özel veterineri ve özel  seyisiyle, özel beygir taşıma aracına yüklendi, özel eskortla,
Atlı Spor Kulübü’ne götürüldü. Sarsıldı
yani, yoruldu, business class beygir.

E hal böyleyken...
Dün, hurriyet.com.tr’de okuyorum.

Beygiri “viaypi” getiren arkadaşlar, Hakkâri’de 8 şehit, 16 gazi  verdiğimiz baskında, beline şarapnel yiyen onbaşı Erhan’ı otobüsle  göndermişler evine... Ankara-Bursa yolundaki benzin istasyonunda inmiş  otobüsten, topallayarak, sabahın köründe, beşte... Ayağında terlikle.

Canlarını verdiler, karakolu vermediler, bunlar bırak uçak biletini,  ayakkabı bile vermemişler çocuğa... Zaten, otobüs parasını da babası  göndermiş, komşudan borç alarak.

Şehitleri kamyonet kasasında gönderdiklerini görmüştük, bunu ilk kez görüyoruz.

Ve, aslında şükrediyoruz... İstanbullu olsaydı, ak’bil bul, metrobüse bin git de diyebilirlerdi.

Yılmaz ÖZDİL

Hala gidin yok yol yaptılar, yok metrobüs, yok metro, yok avm... yaptılar diye oy verin. Sanırım birgün sizin evinizin etrafındaki çiti gelip kırdıklarında höt zöt edeceksiniz.
Neyse, uyumaya devam, zaten neydi hedef 2023, devam, devam...

21
Sohbet / Casus filan...
« : 05 Ağustos 2012, 22:31:45 »
Yılmaz Özdil'den yine anlayanlara mükemmel bir yazı.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21151713.asp

22
Kih, kih, koh, koh, koh, gulu gulu ku vak vak

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21007901.asp?yazarid=82&hid=21010139

Şimdi aramızdan biri çıkar, şuursuzca, evet hemşire bulundurmak lazım der, bunu destekliyorum der. :++::++::++:

23
Videolar / Rolls-Royce reveals world's only Lego jet engine
« : 13 Temmuz 2012, 11:51:59 »
[YOUTUBE]sRDPndcXj5Q[/YOUTUBE]

24
[YOUTUBE]Zt12jaTju40[/YOUTUBE]

25
Videolar / 55 Years of Toyota Motorsport
« : 11 Temmuz 2012, 20:48:01 »
[YOUTUBE]amnigNEJOAE[/YOUTUBE]

26
[YOUTUBE]ANv83OJk--4[/YOUTUBE]

27
[YOUTUBE]HcTsz5iNAuk[/YOUTUBE]

28
Sohbet / FSM'de maç
« : 09 Temmuz 2012, 14:40:20 »
Ahaha, sonunda millet sıyırdı :++::++:

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20944970.asp

29
Sohbet / VaaaaiiiiİİİİUUUuuuvvv
« : 07 Temmuz 2012, 13:14:44 »
Yılmaz Özdil'den anlayanlara güzel bir yazı, özellikle sonuna dikkat.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20933727.asp?hid=20934893

Haydi, iyi hafta sonları.

30
Sohbet / Toki'nin bir milim suçu yokmuş!!!
« : 07 Temmuz 2012, 13:03:24 »
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20934307.asp

Tabi canım neden suçu olsun ki, kabahat boğulanlarda, dere yatağında ev aldın, dalgıç olacaksın, selde nefesini tutacaksın, yüzeceksin.
Ayrıca kendiside zaten Mozambiya'nın Çevre ve Şehircilik Bakanı olduğundan sorun yok. Bir milim haysiyet, bir milim şeref, bir milim onur, bir milim vicdan, bir milim... olsa zaten.....hadi iyi haftasonları...

Sayfa: 1 2 3 4 ... 21